Travma; kişinin duygusal veya fiziksel olarak zarar görmesine bağlı olarak tehdit altında ve çaresiz hissetmesi sonucu ortaya çıkan, derin ve sarsıcı stres tepkileridir. Travmatik deneyimler cinsellik ve ilişki de dahil olmak üzere kişinin normal rutinlerini ciddi şekilde bozabilir. Kimi zaman ise partnerler arası çeşitli psikolojik veya fiziksel semptomlara neden olabilir.
İşte uzmanlarca çok tartışılan geçmiş travmalar ve ilişkiler hakkında herkesin bilmesi gerekenler!
Öncelikle travma nedir açıklayalım.
Peki travma semptomları neye benzer ve her zaman aynı mıdır?
Her travma kişi üzerinde farklı bir etki bırakır ve ilişkiyi farklı şekilde etkiler. Genel olarak baş ağrısı, depresyon, anksiyete, stres bozukluğu, inkar etme, sürekli endişe ve korku gibi bulgular yaygın travma belirtileri arasındadır. Kimi zaman semptomlar kısa vadeli olabilirken kimi zaman uzun yıllara yayılarak ilişkiyi ve karşı tarafı ciddi şekilde etkileyebilir.
Geçmiş travmalar hem birey hem ilişki üzerinde baskıya neden olabilir.
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), çocukluk veya yetişkinlikte yaşanan travmalardan kaynaklanarak mevcut ilişkileri yaşama şeklini değiştirebilir. Geçmişte yaşanan deneyimler kişinin bağlanma stillerine ve ilişkideki davranış biçimine yansıyabilir. Bazı kişiler ilişkide izole olmayı tercih ederken diğerleri saldırgan ve agresif olabilir, dolayısıyla partnerler arası sık sık sorun ve tartışma yaşanabilir.
Travmaya bağlı stres, cinsel ilişki deneyimi üzerinde etkilidir ve kişinin saldırganlaşmasına neden olabilir.
Travmanın yarattığı çaresizlik, hayal kırıklığı, öfke gibi karmaşık duygular ilişkideki fiziksel bariyerleri artırabilir. Ancak bu da yaşanan travmanın şekline, şiddetine ve kişideki etkisine bağlı olarak ilişkiye değişik şekilde yansır.
Travmalar kişinin cinsel hayatını ve ilişki yaşama biçimini derinden etkileyerek karşı tarafa zarar verebilir.
Bir kişinin yaşadığı travmayı doğrudan karşı tarafa aktarıp aktarmadığı hala kesin olarak bilinmese de ilişki içindeki bireylerin birbirinin duygu durumundan ve hal ve hareketlerinden etkilendiği bir gerçektir. Özellikle iyileşmemiş travmalar, kişinin ilişkisi de dahil olmak üzere bütün hayatını etkiler. Bu durum karşı tarafla bağ kurma şeklini değiştirerek ilişkinin daha manipülatif, stresli ve dengesiz hale gelmesine yol açabilir.
Travma bağı söz konusu olduğunda belirli bir rutin vardır ve güçsüz taraf durumun kötü olduğunu bilse de ayrılmak istemeyebilir.
Travma bağı olarak da bilinen durum sıklıkla istirmarcı ve mağdur taraf arasında geçen bir ilişkiyi tanımlar. Bu tür ilişkilerde mağdur olan taraf, ekonomik sebepler, alışkanlık veya her ne kadar manipülatif de olsa karşı tarafla kurulan duygusal yakınlık sebebiyle ilişkiye son veremeyebilir. İstirmarcı taraf ise baskı kurarak partnerini ilişkide kalmaya zorlayabilir. Kavga-seks döngüsüne sahip olan bu ilişkilerde genellikle duygular iki yönlü de yoğundur ve hem seks hem kavga doruklarında yaşanabilir.
İlişkide bir tarafı etkileyen durum, karşı taraf üzerinde çaresizlik ve umutsuzluk hissi uyandırabilir.
Travma sonrası kişideki korku ve uyarılmanın artması, çeşitli hormonal ve nörolojik nedenlere dayanır. Bu durumda beyin tahrik olduğu zamanki tepkileri vererek vücudun biyolojik işlevinde farklılaşmaya yol açabilir. Kimi zaman panik ataklarla birlikte gelişen bu durumlar, partnerin de fiziksel ve duygusal deneyimini bozarak karşı tarafta üzüntü, depresyon, stres ve anksiyete gibi ek sorunlar meydana getirebilir.
İlişkiyi daha sağlıklı hale getirmek için farklı stres azatlma tekniklerine başvurulabilir.
Araştırmalara göre; birbiriyle dürüst iletişim geliştiren, arada travma bağına sahip olmayan fakat geçmiş travmalarını konuşabilen partnerler, yaşanan kötü olayları kısa sürede yenerek birlikte güçlenebilirler. Partnerle daha fazla yakınlık kurma ve yaşam kalitesini artırma aşamasındaki kişiler, travma sonrası stresle baş etmede meditasyon, yoga, spor ve nefes egzersizi gibi çeşitli yöntemler deneyebilirler.
Travma aktarımını engellemek ve yaşam kalitesini artırmak için psikolojik tedavi almak en etkili yöntemdir.
Bununla birlikte; travmanın ilişkiyi, cinsel yaşamı ve hayatın genelini yoğun şekilde etkilediği durumlarda bir terapiste danışmak, tercih edilebilecek en etkili tedavidir. Bireylerin tek başına veya çift olarak katılacağı seanslar ihtiyaca göre belirlenir ve doğrudan travma kaynağını bularak bir stres faktörü olmaktan çıkarmaya odaklanır. Böylece hem kişinin davranışları hem de ilişki yaşama şekli çok daha sağlıklı ve sürdürülebilir hale gelir. Travmanın karşı tarafta bıraktığı izler de kontrollü biçimde azaltılabilir.