İş insanı Fettah Tamince, sahibi olduğu Antalya Rixos Hotel’de 2011 yılında 16 yaşındayken şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden stajyer Burak Oğraş’ın ölümüyle ilgili 13 yıl sonra ifade verdi.
KRT TV’den Can Bursalı’nın haberine göre, Tamince’nin yanı sıra, dönemin Antalya İl Emniyet Müdürü Ali Yılmaz’ın da ifadesi alındı.
Staj yaptığı otelin tahsis ettiği lojmanda öğrenci arkadaşlarının yanı sıra yetişkinlerle de birlikte kalan Oğraş, 2011 yılının eylül ayında, bahçedeki havuzun içinde ölü bulundu. Oğraş’ın ölümüyle ilgili soruşturmayı, o dönem Antalya Adliyesi’nde savcı olarak görev yapan, daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) milletvekili seçilen Rafet Zeybek başlatmıştı.
Zeybek’in başlattığı soruşturma, 13 yıldır sürüyor. Dosyada şimdiye kadar 4 savcı değişti. Dosyayla ilgili rapor veren Ulusal Kriminal Büro’nun ‘cinayet’ dediği olayla ilgili Burak Oğraş’ın babası Murat Oğraş’ın adalet mücadelesi sürüyor.
Burak’ın ölümüyle ilgili dosyada 6 şüpheli bulunuyor. Şüphelilerden 4’ü, baba Oğraş’ın çabalarıyla tespit edildi. Bu şüpheliler, o dönem Burak’la birlikte staj yapan öğrencilerdi. Diğer iki şüpheli ise öğrencilerle birlikte aynı lojmanda kalan aşçılardı. Aşçılardan F.P. olay tarihinde 43, C.A. ise 25 yaşındaydı.
ŞÜPHELİYE ULAŞILAMIYOR
2021 yılında tekrar ifadeye çağrılan F.P.’nin, kuvvetli suç şüphesiyle tutuklanması istendi. Savcılığın bu talebi mahkeme tarafından kabul görmedi, F.P. adli kontrolle serbest bırakıldı. Diğer şüpheli C.A.’nın ise yurtdışında yaşadığı için ifadesi alınamadı. Dosyada yaşanan son savcı değişiminden sonra, adli kontrolle serbest bırakılan F.P.’nin geçen yıl eylül ayında bir kez daha ifadesi istendi. Ancak F.P.’ye ulaşılamıyor.
TAMİNCE 13 YIL SONRA İFADE VERDİ
“Bu olay yüzünden sabah akşam sosyal medyada linç yiyorum. Benim ve siyasilerin üzerinde bu iş abartılıyor, başka bir yöne çekilmek isteniyor, mağdur oluyoruz. Kurumum sürekli töhmet altında bırakılıyor. Bu işin bir an önce çözülmesi en fazla bizi mutlu eder” diyen Tamince, dönemin İl Emniyet Müdürü Ali Yılmaz’ın, emekli olduktan sonra Antalya Rixos Hotel’de işbaşı yapmasını şöyle açıkladı:
“Kendisi saygın bir emniyet müdürüdür. Bize katkısı olacağını düşünerek birlikte çalışmayı teklif ettim. Burak Oğraş’ın ölümüyle ilgili aramızda bir görüşme geçmemiştir.”
İfadesi alınan dönemin Antalya İl Emniyet Müdürü Ali Yılmaz ise olaydan kısa süre sonra emekli olup Rixos’ta çalışmaya başlamasına ilişkin şunları söyledi:
“2012 yılında merkeze alınınca emekli olmaya karar verdim. Emekli olduktan sonra çocuk okuttuğum için maddi durumum el vermemeye başladı.”
AKP’Lİ İSİMDEN REFERANS
Kendisine geçmiş dönemde AK Parti’den Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ve milletvekili seçilen AK Parti Merkez Karar ve Yürütme Kurulu üyesi Menderes Türel’in referans olduğunu belirten Yılmaz, şöyle konuştu:
“O dönem milletvekili seçilen arkadaşım Menderes Türel milletvekili seçilmeden önce Rixos’ta çalışıyordu. Seçilince, yerine benim ismimi vermiş. Onun refere etmesiyle otel sahibiyle görüştüm. Otel sahibiyle öncesinde bir samimiyetim yoktu.”
Yılmaz, Tamince’ye aralarında Burak Oğraş’ın ölümüne ilişkin hiçbir konuşma geçmediğini belirtirken, Murat Oğraş’a karşı yasal haklarını kullanacağını da söyledi.
“İFADELERİNDE ÇELİŞKİ VAR”
Baba Murat Oğraş, iki ismin verdiği ifadelerde çelişki olduğunu savunuyor. Tamince’nin ifadesinde Yılmaz’ı kendisinin aradığını söylediğine dikkati çeken Oğraş, şunları söyledi:
“Emniyet müdürü, ‘Beni Menderes Türel refere etti’ diyor. Fettah Tamince ise ‘Ben aradım’ diyor. İfadelerinde çelişkiler, tutarsızlıklar var.”
13 yıldır açık olan soruşturmayı yürüten savcılığın, Tamince ve Yılmaz’ın yanı sıra başka kişilerin de ifadesine başvurması bekleniyor.
‘ÖRTBAS EDİLDİ’ ŞÜPHESİ
Baba Oğraş, oğlunun hayatını kaybettiği otelin sahibi Fettah Tamince’nin o dönem ‘Fethullah Gülen Cemaati’ olarak bilinen yapılanmanın üyesi olduğunu, aynı yapılanmanın üyesi olan polislerin olayı örtbas ettiğini iddia ediyor.
Baba Oğraş iddiasına dayanak olarak, dönemin Antalya Emniyet Müdürü Ali Yılmaz’ın, Burak’ın ölümünden 10 ay sonra Fettah Tamince’nin şirketinde üst düzey yönetici olarak işbaşı yapmasını, soruşturmayı yürüten bir polis şefinin sürgün edilmesini ve bir şube müdürünün de 15 Temmuz’daki darbe girişiminden sonra ‘FETÖ üyeliği’ suçlamasıyla hapse atılmasını gösteriyor.